24 Kasım 2014 Pazartesi

gone girl

Mirhaba arkadaşlar, bu benim 50.yazım!:)
Öğretmenler gününden dolayı çok yorucu bir gün geçirdim. Konferans yapıldı ve öğretmenlerin çocukluk fotoğrafları götserildi. Bugün lisedeki konferansların daha eğelenceli olduklarını gördüm:) Konferansın diğer kısmında ise öğrencilerin öğretmenlere yazdıkları notları okudular ve o kadar uzun sürdü ki, ölmek üzereydim. Hediyesini almak için sahneye çıkan her öğretmeni öküz gibi alkışlayıp bağırdığım için sesim de gitti zaten. Son iki ders de hocalar kitap okumamıza izin verince iyice uykum geldi, eve gelirken de farklı bir servis şoförü vardı ona yolu tarif ettim, hava da o kadar soğuk ki indiğim yerden eve geçtiğim 2saniyelik süreçte bile donabilirdim.
Sizlerle konuşmak istediğim konu ise geçen hafta sonu izlediğim Gone Girl! David Fincher yönetmiş zaten, hiçbir şekilde beğenmemem mümkün değildi. Onun dışında sevgili Ben Affleck ile ilk defa karşılaştım.
Tabii ki yönetmenimiz kimsenin tahmin edemeyeceği bir son yazmış. Örneğin annemin tahmini birinci yarının sonunda açıklanmıştı:) Film hakkında kendim pek bir şey yazmak istemiyorum, fragmanda filmin ne kadarı gösterilmek istendiyse gösterilmiş zaten. Sadece buna aileniz ile gitmek ne kadar uygundur bilemem:) Annemle yeni yeni öpüşme sahnelerinin olduğu şeyleri izlemeye alışmışken buna babamla gitmek hiç güzel olmadı.
Sadece bir kere izlemekle yetineceğim bir film olduğunu düşünmüyorum. Bir kaç ay sonra tekrar izleyebilirim, bütün diğer David Fincher filmleriyle beraber. Ayrıca sindirmem de bir kaç gün sürdü zaten. Örneğin filmin romantizm ile hiç alakası yok nerdeyse ama ben filmi izlediğimin ertesi günü aşka inanmayı bırakmıştım. Bu düşüncemin hala etkileri devam ediyor ama o zamanki kadar katı değilim. Herkeste farklı etkiler bırakabilir bence ya da ben fazla etkilenmiş olabilirim. Neden bilmiyorum ama ciddi ciddi bu filme karşı daha adı konulmamış duygularım var, hissedebiliyorum ama ne olduklarını bilmiyorum. Hani filme karşı aşktan biraz, nefretten biraz, izlediğim halde bitmemiş meraktan biraz. Sizin de düşüncelerinizi almak isterim.
Dün annemin doğum günüydü, genelde pazar günleri yazmaya çalışıyorum ama dün başaramadım kusura bakmayın. Ama çok güzel geçti, geçirdiği en güzel doğum günlerinden bir tanesiymiş:)
Okulda da Sedefle ne kadar güldüğümü fark ettim, hani böyle karnımın kasılıp yerlere oturacağım duruma gelene kadar olanlardan. Bunu fark etmek beni mutlu etti.
Kendinize iyi bakın!:3
Deli gibi bu şarkıyı dinliyorum şu sıralar, çok güzel. Buyrun günün şarkısı:

günlük seksi Mori fotoğrafı

2 yorum:

  1. Manic Street Preachers sevmene çok seviniyorum, galiba Zihnin Arka Sokakları'na borçluyuz bunu di mi? Tanıdığım en havalı 14 yaşında kızsın, yerini iyice sağlamlaştırdın :)
    Yaşasın 50. yazı!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii ona borçluyuz, çok güsel oldu bu grubu öğrenmem:)
      Yerim sağlam, hiç ayrılmam artık!:3

      Sil